Kadınların gözdesi Robert Pattinson, ‘Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma’ adlı yeni filminin gösterime girmesiyle bir kez daha gündemde.Genç aktör yeni filmlerinde çalıştığı Uma Thurman ve Reese Witherspoon’la ilişkisini ve sevgilisi Kristin Stewart ile birlikte çalışmanın zorluklarını OK Dergisi’ne anlattı.
Duyduğumuza göre sette o kadar komikmişsiniz ki Taylor Lautner şakalarınız yüzünden sürekli çekim tekrarı yapmak zorunda kaldığınızı söylüyor...
Yok canım, hiç de komik değilim (gülüyor), espri olsun diye söylüyor. Röportajlarda çok somurtkan görünmeyeyim diye hakkımda böyle söylentiler yayıyorlar (kahkaha atıyor).
Ama sizin romantik bir vampir, Taylor’ın da kaslı bir kurt adam olması adeta bir karikatür gibi değil mi? Kameralar açık olmadığında bu konuda çok gülüyor olmalısınız.
Evet komik aslında, ama daha da komik olan gerçekte benim de en az onun kadar kaslı olmam gerektiği (gülüyor). Spor salonuna gidemiyorum, ne yapalım.
Yeni filmi keyifli yapan şeyler sizin için neler?
Sanırım oyuncu sayısının artması. İlk iki filmde sadece iki çift vardı ve fazlası yoktu. Bu kez oyuncu kadrosu çok genişliyor ve herkesin hikâyede önemli bir rolü var. Yani bu kez küçük rollerden oluşan kalabalık bir kadro söz konusu. Ayrıca bu filmde ilk ikisinden farklı olarak gösterişli kavga sahneleri var. Bu da bir Alacakaranlık filmi için farklı bir duruş.
Peki bu filmdeki en sevdiğiniz sahne hangisi?
Bella’nın Jacob’ı öptüğü bir sahne var. Af dilemek için geri dönüyor ve Edward da bu konuda çok anlayışlı davranıyor. Bunun çok hoş bir an olduğunu düşünüyorum. Tüm seri içinde kendimi Edward’la özdeşleştirdiğim tek sahne. Bunu yapabilecek çok erkek olduğunu sanmıyorum ve onun iyi bir adam olduğunun göstergesi benim için.
Sevdiğin kızı başka bir erkeğin öpmesini, ona sarılmasını izlemek zor ama değil mi?
Evet ama seri boyunca hep doğrusunu bildiğini düşünerek ikisi için de kararlar aldı. Yeni filmde her şeyi berbat ettiği bir karar alıyor. Bunun üzerine de tekrar Bella’nın kendisiyle olmasına karşılık her şeyi onun istediği gibi yapacağına söz veriyor. Tutulma’nın ana konularından biri bu. Bir daha onu hiçbir şeye zorlamayacağını söylüyor Edward ve bu sözünün de arkasında duruyor. Bella’nın ona dönüp dönmeyeceğini görmesi için beklemekten başka yapacak bir şeyi yok.
Hangisini tercih edersiniz, 1900’lerin ahlaki değerlerimi 2010’un mu?
Tabii ki 2010, sanırım...
Evlilik öncesi sekse inanıyor musunuz?
Bence o dönem herkes seks yapıyordu (kahkaha atıyor) ve bunu saklıyordu. Az sayıda insan evlenmeden seks yapmama kuralına uyuyordu. Bir kadının sürekli erkeğiyle dolaşması fikri bence çok saçma. Kızların edepli davranması erkeklerin ise gösteriş için samimi olmayan hareketlerde bulunmasından hoşlanmıyorum. Gerçekten bir centilmenseniz, zaten öyle davranırsınız. Ama bunu kurallar gereği yapıyorsanız bunda yanlış olan bir şeyler vardır.
Film için “Seks olmadan seksi olmayı başarıyor” demişşiniz, sizce bu durum bir ilişki için önemli mi?
O cümle bir tartışmada geçti ben de cevap veriyordum. “Filmin seksi olması gerekiyor ama hiç seks yapmıyorlar” şeklinde bir iddia vardı. Ben de “Neden seksi olması gerekiyor ki” dedim. Ayrıca iş beklentiyle dolu anlara geldiğinde bir seksilik var ve bu yüzden birçok hayranı bulunan bir film Alacakaranlık. Herkes birinin size duyduğu aşkın yeterince güçlü olup olmadığının anlaşıldığı o anı seviyor. Ayrıca sekse duyulan korku da filmi çekici kılıyor. İki taraf da daha önce seks yapmadıysa korku iki katına çıkıyor ve bunun hakkında dört kitap yazılmış, hem de kalın kitaplar. Bence insanlar uzun süre o anda kalmayı istiyor.
Edward karakteri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Her şey çok doğal gelişiyor. Kendinden nefret eden, hiçbir şey için yeterince iyi olmadığını, yaşamayı hak etmediğini düşünen biri. Tüm replikleri, her hareketi zaten bunları yansıtıyor. O yüzden düşünmeyi bırakıp sadece yazılanı oynamanız gerekiyor. Ama seri ilerledikçe Edward için işler daha kolaylaşıyor ve geriye dönüp eskiyi hatırlamanız, onun için mutlu olmanız gerekiyor. Edward bir anti-kahraman ama diğer yandan da tuhaf bir şekilde öyle olduğunu kabul etmeyen bir süper kahraman. Bu tür inanılmaz güçlere sahip olmak çılgınca bir şey ama neredeyse yüz yıldır kimse için bir şey yapmamış çünkü yapmak istememiş. Hep mütevazı kalmak istiyor ve kendinden nefret ettiği için dünyanın onun farklı biri olduğunu bilmesini istemiyor.
Lisede nasıl bir öğrenciydiniz?
Sıkıcıydım. Ortalama...
Her gün çalışıyorsunuz çünkü bir yandan da başka bir filmde oynuyorsunuz değil mi?
Doğru...
‘Water for Elephants’ filminde Reese Witherspoon ile çalışıyorsunuz. Birlikte sahnelerinizi çekmeye başladınız mı?
Evet ilk sahnemizi çektik. Geçmişte ‘Vanity Fair’de birlikte oynadık. O filmde onun oğlunu oynuyordum şimdi de iki âşığı canlandırıyoruz.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ‘Bel Ami’de birlikte oynadığınız Uma Thurman hakkında neler diyeceksiniz?
Gerçekten harika, komik ve güçlü biri. Güçlü derken fiziksel güçten bahsediyorum. Filmde ben lider ruhlu bir erkeği oynuyorum ve o da karımı. Onu kendime boyun eğdirdiğim bir sahne vardı ve gerçekten tüm gücümü kullanmak zorunda kaldım. ‘Kill Bill’deki gibi gerçekten insan öldürebilecek kadar kuvvetli (gülüyor). İnanılmaz!
alıntıdır